GÜNCEL ÖZEL EĞİTİM SİTESİ(Otizm, Down Sendromu, Asperger, Fenilketonuri, Hiperaktivite, Kaynaştırma, Kekemelik...)
  GÖRME ENGELİ
 

 

Görme engeli; hayatın çeşitli dönemlerinde geçirilen hastalık, kaza vb. sebepler ile veya doğuştan getirilen özellikler ile olabildiği gibi doğum anındaki komplikasyonlar sonucu da olabilmektedir. Böylece, doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olarak meydana gelen görme engellilerin eğitimleri; program, personel, eğitim ortamları ve araç-gereç yönünden genel eğitimden farklılıklar göstermektedir. Özellikle Braille (kabartma) yazılı materyallerin okunması görme engellilerin eğitim-öğretim çalışmalarında önemli bir yer tutmaktadır.
Görme engelli bireylerin çevrelerini algılamaları ve bilgi toplamaları sağlam kalan duyularına dayalı olmaktadır. Görme engelli bireyler dokunma duyularından geniş ölçüde yararlanmaktadırlar. Bu duyunun kullanılması ise bu bireylere uygun özel eğitim yöntemlerine dayalı olarak kazandırılması gerekmektedir. Görme engelli bireylerin çevreyi ve çevredeki uyaranları algılamada önemli olan bir diğer duyum organları işitmedir. İşitme duyusu bu bireylerin sosyal ilişkilerini sürdürmede önemlidir. Ancak çevrede sürekli olarak sesli uyaranları bulmak her zaman mümkün değildir. O halde görme engelli bireylere götürülecek yaşantılarda sesli uyaranlara da yer vermek gerekmektedir. İnsanlarla iletişim kurmada kullanılan konuşma becerisine sahip olmaları da görme engelliler için bir avantaj gibi görülebilir.
Görme engelli bireyler, tüm diğer engellilerde olduğu gibi bazen engellerinden bazen de toplumun anlayışsız tavrından dolayı engellerini daha fazla hissetmekte ve olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu olumsuz etkilenmeyi en aza indirgemek veya bunlarla başedebilme becerisini kazandırmak için küçük yaştan itibaren eğitime alınmaları gelişimleri açısından önemlidir.
Görme engeli doğal olarak bağımsız hareketi kısıtlamaktadır. Bunun gözönünde tutularak, eğitim programlarında yoğun olarak işlenmesi ve mümkün olduğunca erken yaşlarda başlanması gerekmektedir. Bu çocuklarda;
·        Kavramsal gelişimde ya da bilişsel yeteneklerde gecikme gözlenebilir.
·        Özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilirler.
·        Alan kavramını vermek güçtür. Alana ilişkin bilgiler daha çok dokunma duyumu aracılığıyla kazanılmaktadır.
·        Görme yetersizliğinden kaynaklanan eksiklikleri diğer duyu organlarını kullanarak telafi etmeye çalışırlar.
·        Dikkat yoğunlaştırma, ince ayrıntıları fark etme yetenekleri gelişmiştir.
·        Sosyal faaliyetlere ilgilidirler.
·        Müzikle yakından ilgilenirler.
·        Bedensel ve zihinsel gelişimlerinde farklılık yoktur.
·        Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıdır.
Çocuk ve Eğitim
Çocuk, 6-15 yaşı arasında temel eğitimini almak üzere okullara müracaat ettiğinde görme seviyesi yanında mental durumun değerlendirmesi yapılmalıdır. Duyma özürlülerin %30'unda görme özürüde vardır. Çift özürlülerden burada konu edilinmeyecektir. Görsel rehabilitasyon tam göz muayenesi, tıbbi ve cerrahi tedavisi tamamlandıktan sonra başlar. Çocuğun en önemli fonksiyonu okumak ve derslerini takip etme yanında çevresini tanımaktır. Erişkin az görenden farklı olarak çocuk, algılaması gereken varlıkları tanımayabilir. Eğitimde kullanılacak az gören sistemleri gereğinde ev ortamında da kullanılır. Az gören çocuk sınıfta önde oturmalı, iri basım kitap okumalı ve kalın çizgili deftere kalın uçlu kalem ile yazmalıdır. Özel yüksek intensite lambalar kullanılmalıdır.
 
Çocukların akomodasyon gücü çok fazla olduğu için yakın cihazlar daha az kullanılır. Yorulmasını önlemek için + D verilebilir. Konjenital kataraktlı GİL olan çocuğa yakın gözlük verilmesi unutulmamalıdır. İlkokul 3.sınıfın üstünde yazılar küçüldüğü için büyüteç verilmelidir. Yazıyı takip etmeyi kolaylaştırıcı cetveller, kontrast arttırımı, albino, akromotpsi, kornea hastaları, makülopatili ve aniridi gibi çocukları ışıktan koruma, loş ışıkta göremeyenlere önlemler ve spora katılım görme alanlarına uygun planlama gerektirir. Progresif hastalıklı çocuklar takip edilmeli ve her çocuk hakkında öğretmen yazılı bilgilendirilmelidir. Çocuk teleskop ile 20/20 okusa bile daha uzun zaman gerekip yorulması unutulmamalıdır. Çocuğun durumuna en uygun yatılı veya gündüzlü, tekil veya karma eğitim düzenlenir.
 
Türkiye'de her 30 dakikada 1 kişi görmesini geri dönülemez bir şekilde kaybetmektedir. Ülke Nüfusumuzun çoğunluğu gençlerden oluşmaktadır. Körlük, çocuk ve gençlerde günlük yaşamı her yönü ile etkiyen bir engelliliktir. Anneden yeni doğmuş bebeğin yapısal sebeplerle Az Görmesi görme işlevinin gelişmesini önleyerek ileride derin körlüğe yol açabilir. Akraba evliliği oranının %20 olması kalıtsal göz hastalıklarının sık ortaya çıkmasına sebep olur. Batı ülkelerinde hiç akraba evliliği yoktur ve körlük bize oranla çok daha azdır. Anneden doğma katarakt, tavuk karası diye bilinen retinitis pigmentoza, doğmalık göz tansiyonu hastalığı gibi bazı kalıtsal hastalıklar, akrabalık sebebiyle 50 X kata kadar artmaktadır.
 
Hiç ışık görmeyen körlük, ülkemizde bilinen total körlük tipidir. Bu körlerin sayısı 10 000 kişi kadardır. Işık, şekil, hareket görebildiği halde günlük aktivitelerini yerine getiremeyen düşük görmeye ?AZ GÖREN' (LOW VISION) denir. Ülkemizde kitap okuyamayan az gören sayısı 1,5 milyon kadardır. Çocuk ve genç 0-18 yaş grubundaki 30 000 000 eğitim çağındaki vatandaşımızın 500 000 ?inde az görme vardır. Sosyal devlet anlayışına uygun olarak kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri bu engelli vatandaşlarımızın hizmetine sunmak için programlar geliştirdiler. Ülkemizde geniş coğrafyaya yayılmış olan görme engellilerin: tıbbi, eğitim, rehabilitasyon, sosyal haklar ve meslek edindirme olanaklarından haberdar olmaları iletişim kanallarının açılması ile mümkündür.
 
Körlük, hiç ışık görmez olarak tanımlanmalıdır. Görmesini ölçülebilen farklı yüzdelerde kaybetmiş kişilere ise ?Az Gören' denir. Kör diye adlandırılan engelli grubunun rehabilitasyon teknikleri ile az görenlerin teknik uygulamaları tamamen farklıdır. Sayıca az bir grup ise çok ağır az gören olup, her an total körlüğe geçebileceği için her iki teknik uygulamaları bilmeli ve kendisine iş kalitesi açısından gerekli hızı sağlayan teknikleri kullanmalıdır.
Az Gören grubunda herhangi bir sebeple görmesini anneden doğma, kalıtımsal, kaza veya hastalanarak, zamanla kaybeden bebeklerin erken müdahale rehabilitasyon grubu en önemli çalışma alanıdır. Bebek ve çocuklukta insan beyni 0-6 yaş grubunda görme merkezleri gelişmeye devam eder. 0-9 yaş arasında görme ile konuşma işlevleri birleşir. 0-12 yaş grubunda ise görme ve uzay boşluğunda yer tespiti, kendini tanımlama, acil müdahale dönemleri vardır. Anneden kataraktlı doğan bebek, Göz tansiyonu ile doğan bebek gibi yenidoğan grubunda trafik kazası geçirmiş vaka gibi acil ameliyata alma zorunluluğu vardır. Gecikme durumunda gözdeki hasar ve körlük artar. 2.5 yaşındaki bebekte ise keskin görme tam olgunlaşma dönemi olduğu için kırma kusurunun kesin teşhisi hipermetrop ve astigmat gibi tehlikeli kusurlarda acil gözlük takılması gereklidir. En çok ihmal edilen engelliler bebek ve çocukluk çağıdır. Aile de kalıtımsal görme engellilik hastalığı varsa (tavuk karası, retinitis pigmentoza) görmesi zaten engelli diye çocuğa, gerekli uzak ve yakın gözlükleri verilmemektedir. Görme engelli doğan çocuklarda yakın görme uyumu gelişememekte, çocukların gözleri arayıcı titreme (nistagmus) ?a geçmektedir. Bu çocukların yakın görmeleri ölçülerek gerekli yakın gözlükleri erken verildiğinde nistagmus azalmakta, görme artmakta kullanılabilen görme güçlenmektedir. Bütün görme engelli çocuklar az gören uzmanları tarafından tam muayeneden geçirilerek her yaş grubu için aylık ve yıllık kontrol, müdahale ve rehabilitasyonları planlanmalıdır.
 
Yenidoğan grubu görme engellilerin 3 ayda 1 kontrol muayenesi, 3 yaşından sonra 6 ayda 1, öğretim çağında yılda 1 en az yapılmaktadır. Erişkin ve yaşlı grubunda ise hastalık ilerleyici değilse 2 yılda 1 muayene yeterli olmaktadır. Görme engelli doğan çocuğa önce kendini, sonra yakın çevresini, sonrada uzak çevresini sistemli bir şekilde tanıştırmak gerekmektedir. İnsanlar bilgilerinin % 80'nini görme ile elde ederler. Beyin içi ileti yollarının %60'ı görme yollarından oluşur. Beyin içi iletim kanallarının çalışmaya başlaması için uygun şiddette uyarılara ihtiyaç vardır. Bazı görme engelli yenidoğan bebeklerde ek hastalıklar ?sağırlık', ?zeka geriliği', ?down sendromu' gibi bulunabilir. Bu çoğul özürlülere yaklaşım teknikleri daha farklıdır. Yenidoğanlarda özel spazm çözücü banyolar, kum havuzları, top havuzları, beşik kenarı siyah beyaz çizgili uyarıcılar ,ışıklı , ışıklı ? sesli uyarıcılar, dokunma uyarıcıları, yemek- tat uyarıcılar, müzik, titreşim ve basınçlı uyarıcılar kullanılarak beyin gelişimi güçlendirilir.
 
Vücut parçalarının kullanılması öğretilir. En önemli ayakta dengede durma, koyu siyah renk ayakkabılar kullanılarak gerçekleştirilir. Çocuğun el bileklerine çıngıraklı parlak renkli bilezikler takılabilir. El-göz birlikteliği için oyunlar öğretilebilir. Yakın görme çalışmaları için boncuk dizme, düğme- ilik egzersizleri çocuğun yaşına uygun aktivitelere başlanır. Bu yakın egzersizlerde özel yakın gözlükleri, borudan bakma, dürbün kullanmaya basamaklı olarak geçilir. Oyun çağı çocuğu , diğer çocuklarla ve uzak çevre ile ilişkilerini geliştirmeye başlar. En aktif olunan bu dönemde yakın, orta yakın ve uzak işlevler için programlar uygulanmalıdır. Bu çocukların farklı8 uzaklıkları anlamaları ve takılan cihazlara uyum sağlamaları erişkinlere oranla daha kolay, başarılı ve etkin olmaktadır.
Bu çocuklara 3 yaştan başlayarak bilgisayar öğretilmesi bütün gelişmiş ülkelerde uygulanmaktadır. Çocuk tipi özel bilgisayar ve programlarla diğer çocuklardan erken eğitime başlamak ileride rekabet edebilme yeteneğini güçlendirmektedir. 6 yaşından başlayarak okul ortamına girerek milli eğitim tarafından hazırlanan bilgileri edinmeye başlayacaktır. Çocuk için en önemli koşul kendi görme derecesine uyarlanmış eğitimi diğer çocuklarla aynı yüksek kalitede alabilmesidir.
 
Zeka özürü olmayan, görme engeli düşük şiddette ve aile desteği uygun bir çocuk yerel okulunda kaynaştırma eğitiminden faydalanabilir. Bu çocuklara durumuna özel yakın ve uzak dürbünleri, sınıf içi bioptik gözlükler, evde kullanılabilecek ekranlı okuma cihazları, okul kütüphanesine kurulabilecek ekranlı okuma cihazları, bilgisayarla eğitim desteği verilebilir. Optik okuyucular bilgisayar programları, bilgisayarlı akıllı kalemler, gözlük içi televizyon sistemleri görme engelli öğrencinin engelliliğini büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır. Bu grup çocuklarda göz doktoru, görsel fizyoterapist, özel eğitim uzmanı, rehber öğretmen ve okul öğretmeni yanı sıra anne- baba- ve kardeşlerin-arkadaşların desteği başarıyı arttırmaktadır.
 
Çocuğun yaşı ilerledikçe 9 yaşından itibaren bilgisayarın yanında geçerli bir yabancı dil öğrenmesi Avrupa Birliği (AB) kriterlerinde vurgulanmaktadır. Ağır görme engelliler ek olarak Braille öğrenirler. Braille ile bilgisayar birleştirilmiş olarak kullanılabilmektedir. Bilgisayarlar ile kitapları ve internet alanlarını seslendirerek okuyabilmekteler. Görme engelli kendi yazdığını sesli duyabilmektedir.
 
8 yaş grubunda bütün görme engelli çocuklarda farklı şiddettte ortaya çıkan ?depresyon çağı ? vardır. Psikolojik danışmanlık ile aileler , bu çağı en az zararla atlatmada çocuğun destek ekibi ile birlikte çalışmalıdır. Bu çağda çocuklarda onların hayatını kolaylaştıran aletlere karşı reddetme duygusu gelişmektedir. Çocuk 4-6 yaş arasında kendisinin diğer çocuklardan farklı olduğunu anlamakta 8 yaşında bu farklılıkları simgeleyen cihazlara tepki duyup kullanmaya karşı çıkmaktadır. 1-2 yıl süren bu tipik davranış özellikle zekası üst seviyelerdeki çocuklarda ortaya çıkmaktadır. Bu zor dönem aşıldıktan sonra çocuğun durumuna uyumu güçlenmekte ve diğer çocuklarla rekabete devam edebilmektedir. Her yıl çocuğun eğitimine paralel daha gelişiş cihazlara geçilebilir. Braille alfabesi ile yazılmış kitaplar yaygın olmadığı için çok az göresi olsa bile bu görmeyi okumak için kullanmasının çocuğa öğretilmesi ulaşabileceği bilgi kaynaklarını çok arttırmaktadır. Ülkemizde yapılan körler okulları taramalarında ağır az gören çocukların total kör sanılanların %30'nu oluşturduğu ortaya çıkmıştır. Bu çocuklar cihazlandırma ile her türlü kitabı gözleri ile rahat okuyabilirler. Bu olanak coçuğa farklı mesleklere yönelebilme imkanı sağlar.
 
Lise ve üniversite döneminde görme engelliliğin şahsın seçimlerini kısıtlamayacak düzeye indirilmesi gelişen teknolojiye bağlıdır. Ülkemizde bazı körler okullarında az gören özel sınıfları açıldı. Ankara'daki Görme Engelliler Okulu başarı ile kalitesini sürekli yükseltmektedir. Kahramanmaraş ve İstanbul' da okulların donanımı sağlanarak az gören sınıfları açabilecek seviyeye gelinmiştir. Bu okullar parasız yatılı olup devlet bütün imkanlarını bu çocuklara şahsa özel cihazlandırma dahil sunmaktadır. Lise çağındaki gencin üniversite sınavlarına girerken hak kazandığı imtihan ortamı gence tam olarak anlatılmalıdır. Gencin yeteneklerine uygun meslek seçimi için bilgili rehber öğretmenler yönlendirme yapmalıdır. Başarılı görme engelli meslek sahibi kişilerle öğrenciler karşılaştırılarak konuşturulmalıdır. Birçok üniversite görme engelli öğrencilerine uygun özel cihaz ve eğiticiler kullanmaktadır. Devlet bu üniversitelerdeki özel eğitim odalarının geliştirilmesinde üniversitelerle işbirliği yapmalıdır.
 
İlköğretim, orta öğreti ve yüksek öğretimdeki gençlere yönelik eğitim ve öğreti seminerlerinin, yaz okullarının, bilgisayar kurslarının sivil toplum kuruluşlarında yapılması ulaşılabilirliği kolaylaştırmaktadır. Bu sebeple bebeklerin ve çocukların aileleri yardımı ile, genç ve erişkinlerin kendi çabaları ile yerel sivil toplum örgütlerine üye olmaları desteklenmelidir. Suya atılan taşın halkaları gibi birey, aile, sivil toplum, devlet, uluslararası kuru ve kuruluşlar imkanlarını engelli vatandaşa sunacaktır. Sivil toplum örgütlerinin liderlik yapma yeteneğinin geliştirilebilmesi için az gören sivil toplum örgüt alt gruplarının görme engelli dernekleri içinde ihtisaslaşması gerekir. Bu gruplar teknoloji transferinde internet imkanlarını kullanarak yurtdışı gelişmelere ulaşabilir. Aileleri, öğreticileri ve devleti uyarıcı hale gelebilirler. Yurt dışındaki faaliyetlere katılma, uluslararası temsil edilme, ve kazanımlar halka ulaştırılır. Yurtdışında az görenlere yönelik yaz eğitim bursları ülke nüfusuna ve gelişmişlik düzeyine uygun verilmektedir. Bu burslardan faydalanabilmek için yabancı dil bilme ve bilgisayar kullanabilme asgari şartlar olmaktadır. Küreselleşme sebebiyle az gören görme engellilerde gelişmekte olan teknolojiyi günübirlik takip etmek zorundadırlar. Toplumun kesimleri ile uyum içinde olabilmek ancak toplumun kullandığı teknik gelişmişliğe ulaşmakla mümkündür. Bu cihazlarla engelliyi karşılaştırmak, eğitim vermek, sosyal devletin görevidir. Engellinin bu eğitimden faydalanma düzeyi kendi işlevsel yapısına bağlıdır. Engellilik az gören cihazları ile azaltıldıkça engellinin sosyal ve ekonomik etkinliği artar. Ailesine ve devlete bağımlılığı azalarak tüketici durumdan üretici duruma geçer.
Üniversite eğitimini tamamlayıp bir meslek sahibi olan az gören için iş başında kullanabileceği özel bilgisayarlar, bilgisayar programları, uzak ve yakın dürbünlü gözlükler üretilmiştir. Gelişmiş ülkelerde meslekte kullanılmak üzere bu cihazların sağlanması kanunlarla devletin görevidir. Ab direktiflerinde sosyal devlet anlayışı ?devlet çevreyi engelliye uyumlu hale getirir' ilkesine göre şekillenir. Bu erişkinlerin ev yaşamında rahat etmeleri için mat duvar boyasından, özel mutfak dekorasyonuna iyi ışıklandırmaya dayalı özellikler vardır.
 
Erişkin az gören engellilerin ülkemizdeki özürlü kimlik kartı, malulen emeklilik, gelir vergisinden muafiyet, sosyal hizmetler kurumunun rehabilitasyon hizmetlerinden faydalanma gibi olanaklardan görme engellilerin bilgilenmesi gerekmektedir. Görme engelliler doğumdan başlayarak Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde, üniversite,SSK ve diğer kurumlarda muayene edilmektedirler. Bu temel göz hastalıkları muayene ve tedavilerinden sonra görme engellilerin fonksiyonel ölçümleri az gören uzmanları tarafından yapılmalı özürlülük düzeyleri belirlenip kişiye özel az gören rehabilitasyon programları uygulanmalıdır. Total körler ise tam körlere yönelik rehabilitasyona yönlendirilmelidir. Ülkemizde tam körler yönelik eğitim ve rehabilitasyon Milli Eğitim Bakanlığı körler okulları ile Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü rehabilitasyon merkezlerinde gerçekleştirilmektedir. Buralar ulaşan görme engellilerden ?az görenler' ?KÖMER' e yönlendirilmektedirler. KÖMER (Körlükle Mücadele Ulusal Referans Merkezi) olarak 1997 yılından beri ülke çapında faaliyet gösterdi. Toplam 5000 kayıtlı görme engelli dosyası ile Türkiye Körlük Profili'nde en geniş istatistiklere sahiptir. KÖMER'e gelen görme engelli tıbbi ve görsel rehabilitasyonu yapıldıktan sonra sosyal hizmet uzmanlarına, körler okullarına, iş ve meslek edindire kurslarına ve rehabilitasyon merkezlerine yönlendirilir.
 
Az Görenlerle ilgili çalışan meslek grupları
1- Göz hastalıkları ve Az Gören Uzmanları:
Görme engelli hastanın tıbbi ve cerrahi tedavisini göz hastalıkları uzmanı yapar. Göz hastalıkları birincil tedavisi tamamlandıktan sonra göre engelli birey az görenler uzmanına yönlendirilir. Göz hastalıkları üzerine az gören üst ihtisası yapan uzman, bireyin yaşına, görme fonksiyonlarına ve sosyal sosyal durumuna uygun müdahale ile cihazlandırma ve görsel rehabilitasyon programını hazırlar.
2-Görsel Rehabilitasyon uzmanı :
Az Görenler göz uzmanının tanımladığı az gören hastasını uzman fizyoterapist yaş, zeka, ve vücut fonksiyonları açısından ölçer. Az Gören cihazlarını hastaya uyumlu hale getirir. Hastaya cihazları kullanmayı öğretir. Günlük yaşam aktivitelerinin düzenlenmesini, rehabilitasyondan önce ve sonra ölçerek yapılan uygulamanın etkinliğini değerlendirir. Mesleki rehabilitasyon yapar.
3-Sosyal Hizmet uzmanı:
Görme engelli bireyin sosyal ihtiyaçlarını tanımlar. Kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, ve özel kuruları engelli bireye tanıştırır. Sosyal haklarını ve bu hakları kullanma yollarını öğretir.
4-Görme Engelli Okulları:
Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel eğitim genel Müdürlüğü uzmanları, üniversite özel eğitim bölümleri iş birliği ile az gören çocuk ve gencin eğitimini planlar.
5-Özel eğitimci:
Az Gören görme engellilerin eğitimlerini özel eğitim araçları ile gerçekleştirir. Eğitimde bilgisayar, kapalı devre televizyon, yakın ve uzak dürbünler, özel iri basım kitaplar, okuyan ve yazıcı kalemler ile okuma cetvellerinin kullanımını öğretir. Işık, çalışma ortamının düzenlenmesi ve eve gelerek sürekli eğitimi sağlar. Ağır az gören sınıflarında, kaynaştırmada ve üniversitelerde rehber öğretmenlerle birlikte çalışır. Spor derslerinin özel araçlarla birlikte yapılmasını planlar.
 
 
Az Gören cihaz ve teknikleri
Az Gören birey görme fonksiyonlarını farklı derecelerde kaybetmiştir. En önemli görme fonksiyonu ?keskin görme' olup, okuma yazma işlevimizi etkiler. Keskin görme eksikliği, görme alanı bozukluğu, renkli göremem, ışıktan rahatsız olma, alaca karanlıkta görememe, adacık görme, odaklayamama gibi engeller az görmenin temel şikayetleridir.
Az gören kişinin gözünde veya beynindeki hasar sonucu bu şikayetler ortaya çıkar. Bu bozuklukları düzeltmenin en temel yolu gözün veya beynin çalışan bölümlerine daha çok uyarı göndererek kullanılan hücre sayısını arttırmaktır. Bu durumda büyüteç cihazlarla görüntü büyütülür. Birey cisme yaklaştığında da görüntü büyür. Okunan kitap harfleri iri basılmış ise görüntü büyür. Görüntü şiddetinin arttırılması, ışıklandırma, kontrastın arttırılması veya ortamda görüntü kirliliğini, parlaklığın, saçılmanın azaltılması ile mümkün olur. Dürbünler yakın, uzak, teleskopik, bioptik, ayarlanabilir, kapaklı, yüksek dioptrili, cetvel şeklinde, el büyüteçleri, ışıklı büyüteçler gibi çok çeşitli aletler vardı. Bireyin görme keskinliği, yaşı ve sosyal durumu hangi cihaza ihtiyacı olduğunu gösterir. Okuma işlevini kolaylaştıran sehpalar, rahleler, masalar özel kalın kalemler ve özel ışıklı okuma lambaları öğrencilere gereklidir. Kapalı devre tv sistemleri 400X kat büyütmeye çıkarak küçük yazılı kitapları bile kolay okutur. Bilgisayar programlarında beyaz zemin üzerine siyah yazı veya siyah zemin üzerine beyaz yazı denenerek bireye en uygun zemin rengi, yazı karakteri seçilir. Optik okuyucu programları ile optik okuyucuya konulan kitaplar şerit halinde bilgisayar ekranından belli bir okuma hızında sesli olarak geçebilir.
 
Ağır az görenlerin Braille, Braille + bilgisayar, beyaz baston ve elektronik baston gibi cihazlar tavsiye edilir. Az görenin üzerinde taşıyabileceği, hafif, uzak ve yakın çok fonksiyonlu cihazlar ideal şartları sağlar. Yaşlı az görenlere ve ev hanımlarına yönelik özel sesli ve korumalı mutfak cihazları üretilmiştir. Evdeki saatin, telefon cihazının ve ev aletlerinin iri yazımlı olanları satın alınır.
 
Her bir şahsın kendi özelliklerine uygun olarak bebek , çocuk , genç , üniversite öğrencisi , çalışan , ev hanımı , emekli , okumuş veya okuma yazma bilmeyen tam kör veya görme engelli eğitim ve rehabilitasyonları farklıdır. Ana fikir, yapılan uygulama ile engelliliğin azaltılarak kişinin aile desteği, okul ve iş desteği, sosyal ve ekonomik destek ile topluma katılımının arttırılmasıdır. Engelli kişinin yaşamdan zevk alması için kapasitesini zorlayıcı işlevlere girişmesi, mücadele etmesi ve kazanınca mutluluğu tatması gereklidir. Okuma yazma bilmeyen yaşlı anadan doğma görme engelli kırsal kesimde yaşayan bir kadın ile İstanbul' da yaşayan, elektronik mühendisi olduktan sonra kaza sonucu görmesini yitiren genç bir erkek görme engellinin ilgili işlevleri ve onları zorlayacak konular farklıdır. Seçilen hedefler kişileri tatmin edebilecek standart ve kalitede olmalıdır. Anneden doğma görme engelliler için başlatılan eğitim programları çocuklarımızı 21. yüzyılda diğer çocuklar ile rekabet edebilecek eşitlik ölçüsünde kaliteli ve seviyeleri benzer bilgileri edinebilecek zengin içerikli ve güçte olmalıdır.
Kaynaştırmanın okul öncesi eğitimden itibaren başlatılması esas olmakla birlikte kaynak oda ve gezici öğretmenlik uygulamaları gereği gibi yapılamadığından, temel yaşam becerileri ile temel eğitimde Braille yazı, matematik ve müzik sistemi ile Braille İngilizce kısaltmaları gibi gerekli bilgi ve becerileri görme engelliler okullarında aldıktan sonra ortaöğretimlerini tamamen kaynaştırma uygulamaları olarak sürdürmeleri esas alınmaktadır.
AZ GÖREN BİREYLERİN EĞİTİMİ PROJESİ KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR
            Az gören öğrencilerin de hiç görmeyen öğrencilerle birlikte görme engelliler okullarında aynı yöntem-teknik ve araçlarla eğitim görmekteydiler.
            Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce, 1996 yılında başlatılan çalışma ile okullarımızdan; hiç görmeyen, ışık gören, nesne gören, mürekkep baskılı yazıyı zorlanarak okuyabilen gibi kabaca bir değerlendirme yapmaları istenmiştir. Elde edilen verilere göre %50 civarında görme duyularını kullanabilecek öğrenci olduğu görülmüştür.
 
            Sayının oldukça fazla olması bir an evvel bu konuya eğilmeyi gerektiriyordu. Ancak öncelikle az gören öğrencilerin tıbbî yönden tespiti yapılmalıydı. Bu grubun oldukça heterojen bir grup olduğu ve bunların tam olarak teşhis edilip edilemeyeceği bilinmiyordu. Nitekim araştırmalarımız esnasında bunun tam anlamıyla yapılamadığını öğrendik. Ancak Sağlık Bakanlığı ile yapacağımız bir protokolle Numune Hastanesi 3.Göz Kiliniği’nde bu donanımın sağlanabileceğini ve bize öğrencilerimizin görme durumlarını gösterir raporlar verilebileceğini öğrenmek, başlamak için bize şevk vermiştir. Bu konuda Klinik Şefi Op.Dr.Hikmet HASIRİPİ ve Op.Dr.Ayşe TURAN’ın önemli katkıları olmuştur.
 
            Yeni bir eğitim modelinin başlatılması elbette ki bu işin eğitimini veren Gazi Üniversitesi Özel Eğitim Ana Bilim Dalı ile yürütülebilecekti. Görüşmelerimizde Sayın Prof.Dr.Mehmet ÖZYÜREK, Prof.Dr.Ayşegül ATAMAN ve Yrd.Doç.Dr.Tuba TUNCER ve arkadaşlarının bu desteği verebileceklerini söylemeleri bizleri son derece mutlu etmişti. Zira bu konuda donanımlarının var olduğu ve öğretmen adaylarını bu konuda yetiştirdikleri bilgilerini öğrenmiş olduk.
 
            1997 yılında Gazi Üniversitesi ve Sağlık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokoller ve bir gönüllü kuruluşun Mitat Enç Görme Engelliler İlköğretim Okulunda donatımını yaptığı bir sınıfta 1997-1998 öğretim yılında 7 öğrenci ile az görenlerin eğitimine başlanmış oldu.
 
            Az gören öğrencilerin eğitimlerinin kaynaştırma ile olması en idealidir. Ancak gerekli eğitim materyallerinin pahalı olması ve yeni bir uygulama olması sebebi ile görme engelliler okullarında başlatılması uygun görülmüştür.
 
            22.06.1998-03.07.1998 tarihleri arasında projede görevli doktor ve üniversite öğretim üye ve görevlilerinin bilgilendirilmede bulunduğu 12 günlük hizmetiçi eğitim kursu düzenlenmiştir.
 
            Az gören bireylerin eğitimi konusunda ABD’lerindeki gelişmeler konusunda bilgi edinebilmek amacıyla ABD Ankara Büyükelçiliği ile işbirliği sağlanmıştır. Kültür Ataşe Yardımcısı Victoria SILVERMAN ve Kültür Sekreteri Sayın Zeynep ENÇ SINKIL’ın destek ve katkıları ile ABD’den bir uzmanın 5 günlük bir seminer için Türkiye’ye gelmesi sağlanmıştır.
 
            29.01.2001 ile 02.02.2001 tarihleri arasında 09.00-12.00/13.00-16.00 saatleri arasında yapılan seminerin; her anı oldukça verimli geçmiş, ülkemizdeki çalışmalarımıza uyarlayabileceğimiz pratik öneriler/yapılabilecek etkinlikler konusunda önemli katkıları olmuştur.
 
            Ayrıca Sayın Mary Ann SİLLER’in verdiği bilgilerden şimdiye kadar yapılan uygulamaların yanlış olmadığını, ancak telafisi mümkün eksikliklerin olduğu görülmüştür.
 
            Az gören öğrencinin tanımı, görme kaybının öğrenmeyi nasıl etkileyeceği, simülasyon ve tıbbi değerlendirme konularında Dr.turco’dan edinilen bilgilerin tekrarı ve 4-6 Eylül 2000 tarihindeki seminere katılamayan Ankara dışındaki 9 görme engelliler okulundan katılan 24 öğretmenimiz için de yeni ve önemli katkılar sağlanmıştır.
 
            Seminerde, sınıf, okul ve çevre düzenlemeleri konularında da önemli bilgiler edinilmiştir.
 
            Özellikle eğitim-öğretim çalışmalarında bilinmesi şart olan işlevsel görmenin değerlendirilmesi, yakın-uzak görmenin değerlendirilmesi konularında verilen bilgilerin yürütülen eğitim-öğretim çalışmalarına önemli katkıları olmuştur.
 
            Genellikle yanlış olarak bilinenin aksine, görme yetisinin kullanılarak azalmayacağı, işlerlik kazanacağı ve gerektiğinde Braille yazı öğrenmenin az görenler için de gerektiği belirtilmiştir.
 
            Halen 6 sınıf ve 46 öğrenci ile eğitimin devam ettiği Mitat Enç Görme Engelliler İlköğretim Okulu’na yine bir gönüllü kuruluşun desteği ile az görenler sınıf donatımı sağlanmıştır.
 
            2002-2003 öğretim yılından itibaren İstanbul Türkan sabancı Görme Engelliler İlköğretim Okulu ile Kahramanmaraş Görme Engelliler İlköğretim Okulunda da az gören öğrenciler için düzenlemeler yapılması planlanmaktadır.
 
           
2.4 Kaynaştırmalı Eğitim
 
            Engelli çocukların engel türlerine göre ayrıştırılmış okullara yaptırabileceklerini öngören Okullaştırma Kanunu vardır. Ancak, engelli öğrenciler ve ailelerin genel isteği normal okullara devam etme yönündedir. Kamuoyunda bu yönde oluşan bir baskıdan dolayı gün geçtikçe kaynaştırma eğitimi uygulayan okulların sayısı artmaktadır.
 
            Kaynaştırma eğitimi Japonya’da 1973 yılından beri uygulanmaktadır. Yetkililer uygulamanın başladığı ilk zamanlarda buna karşı çıkmakla birlikte daha sonra oluşan kamuoyu baskılarına dayanamayıp bütünleştirmeyi ve kaynaştırmayı benimseyen yeni bir eğitim sistemi oluşturmuşlardır. Önceleri sadece ilk öğretim düzeyinde uygulanan kaynaştırma eğitimi daha sonraları ileri eğitim düzeylerine de yayılmıştır.
 
            Normal okul eğitim sisteminde kaynaştırmaya devam eden öğrencilerin karşılaştıkları en büyük sorun okul materyallerinin braille yazılmış olması zorunluluğudur. Kaynaştırma eğitimi henüz kanuni olarak tanınan bir şey olmadığı için, bu tip materyaller genelde aileler yada uygulayıcılar tarafından hazırlanmaktadır. Bunun için braille bilen öğretmen yetiştirme veya braille bilen uzman sayısının arttırılması gerekmektedir. Böylece görme engellilerin kaynaştırılma oranı artabilir.
 
  Toplam 208948 ziyaretçi (468523 klik) kişi burdaydı!

Banner Maker

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol